google.com, pub-6626764457556682, DIRECT, f08c47fec0942fa0

"gördüğüm onca bahar, bu diyarı bir ceket misali sırtıma geçirdi." (william golding - kule) 


Bir kentin nabzını tutamayabilirsiniz ama dinleyebilirsiniz . Acıklı akan ambulans sirenleri, düşlerinde yarına umut biriktirenler,korna sesleri,nefes nefese hiç bir şeyi görmeden telaşla yürüyenler ve yarından habersiz gülüşenler,bir bütünün içinde büsbütün yitenler,Tutunamayanlar,Kürk Mantolu Madonalar,ertelenmişliklerle daha da sıska ve süklüm püklüm bedenler, Camus’un yabancıları,kıyıda köşede Godot’yuyu bekleyenler ...Ve sonra “ertelemek ölümdür “ diyen şairin mısrası çizip geçiyor devasa reklam panolarını ve bu reklamlara bakıp Oblomov’un ruh haline bürünenler ile  bu reklamların efendileri geliyor aklıma. Kısaca herkes biraz yaşadığı kente benzer deyip kısa kesiyorum bu senfoniyi .

Y. DERE

* foto: bakanlıklar - güvenpark 


masumane

0 yorum: